bcycle1.jpg
Biz Kimiz, Hakkımızda Fotoğraf, Fotoğrafçılık Dağcılık Doğa Yürüyüşleri, Trekking, Gezi Doğa, Çocuk ve Doğa, Ağaç Türleri, Böcekler ve Bitkiler Bisiklet, Parkurlar, Yazılar, Anılar Sponsorlar İletişim

Çocuğumla Doğadayız Çocuğumla Doğadayız

E-Posta:


   

Ana Sayfa > Bisiklet > Bisiklet Parkuru



İmrahor Vadisi'nden Eymir Gölü’ne İleri Düzey Sürüş Teknikleri

Bisiklet Parkuru, 37 Km, Deniz Tokay, Çağlar Uslu


Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: İmrahor'dan Eymir'e Bisiklet

imrahordan_eymire_bisiklet.kml

Google Earth KML Dosyası
Tür:kml, Boyut:30.4 KB,2074 kez indirildi.

imrahor_eymir.gdb

Garmin GDB Dosyası
Tür:gdb, Boyut:13.8 KB,2032 kez indirildi.

Geçtiğimiz sene Çağlar Uslu ile denediğimiz günübirlik orta uzunlukta bir bisiklet parkuru. Daha önce Eymir'e Hoşdere , Simon Bolivar ve Turan Güneş üzerinden gitmiştim ve yokuş olmayan bu yolu duymuş ne zamandır denemek istiyordum . Bazı ileri düzey sürüş teknikleri :) gereken parkuru dört etaba ayırabiliriz. Aslında bu parkurun diğer bir adını da "Pedalla Deniz yetişemiyorlar ! " koyabiliriz. :)

1. Tunalı - Esat üzerinden İmrahor Vadisi girişi : 5 km
2. İmrahor'dan Eymir Gölüne: 15 km
3. Eymir Orman - TRT: 9 km
4. Şehre Dönüş, TRT - Kuğulu Park: 8 km


Toplam 37 km

 

1. Etap - Tunalı - Esat üzerinden İmrahor Vadisi Girişi


Güzel bir Pazar sabahı erkenden uyandık. Kısa bir telefon görüşmesinden sonra buluşma yeri olarak Tunalı – Esat kavşağını belirledik. Henüz şehir uyumaktaydı, etrafta uçuşan kağıtlar ve tozlar, bir de sabahın erken saatlerinde pedal sesleri vardı şehirde. Çağlar ile kavşakta buluştuk. Kuş seslerinin duyulabildiği ender saatlerden birinde şehrin kıyısında  pedallı bir macera bizi bekliyordu, heyacanlıydık. :) Huzurla pedallayıp, Eymir'de kahvaltı yapmayı planlıyorduk. Esat caddesi üzerinde bir börekçiden kendimize kahvaltılık bir paket yaptırdık ve yola koyulduk. Mis gibi kokuyordu börekler. Yoğun saatlerde arabalardan nefes alınmayan caddeleri sahiplenip özgürce ilerledik. Bu etap, yolculuğumuzun en rahat şehir içi etaplarından biriydi.  Bizi bekleyen dolu dolu adrenalinden habersiz İmrahor Caddesi'nin girişine ulaştık. 


2. Etap - İmrahor'dan Eymir Gölüne

 

Sırt çantamızdaki böreğin ve hedefteki minderlerin hayaliyle, Pazar sabahının serin saatlerini yudumlayarak İmrahor Caddesinden giriş yaptık. Yeni doğan güneşin ışıkları ile hareketli gölgelerimiz yola düşüyor ve keyifle ilerliyorduk. Burası neredeyse hiç rampa içermeyen, adı bazı yerlerde değişse de Eymir Gölü’ne kadar devam eden bir yol; uzun ama rahat. İmrahor’a ilk girişte bir evin bahçesinde, bizden korkarak kaçan bir köpek havladı, cılız bir sesti, biz de duruma gülümseyip keyifle yola devam ettik, ta ki bir km sonra önümüzde bir kaç köpek bizi görüp üstümüze doğru hızlanmaya başlayana kadar. Tam o sırada sağ ve solumuzdan nereden çıktıklarını anlayamadığımız başkaları havlamaya başladı, sonra da bu önümüzdekilerle hep beraber üstümüze doğru havlayıp hırlayarak geldiler, etrafımızı sardılar. Ne yapacağımızı bilemedik. Kaçsak mı, dursak mı ? Hemen bisikletten indim. Köpekler durdu. Bindim , hareketlendiler. Tekrar indim . Elime yerden bir kaç taş aldım , bisikletin yanında sürerek ilerledim . Bir ara Çağlar fırsatını bulup tozu dumana katıp pedalladı. Bisiklet yanında yürümeye devam edince köpekler agresif tavırları bıraktılar. Bir kaç el hareketi ile iyice uzaklaştırdıktan sonra binip pedalladım . Onlar tekrar koşturmayı fırsat bilseler de artık çok geçti. Biraz havlayıp, bizi kaçırdıklarını anlayınca vazgeçtiler. Biz de derin nefesler alıp, tedirgin ve temkinli sürüşümüze devam ettik. Bu arada bir yeni saldırı daha yaşadık. Bunları da hay huyla , taşla vs. atlattık. 

IMG_4902_ok.jpg

Yolu yarıladık, kiremit fabrikasının yanında ağır ağır, gözümüz çevrede , cepler taş dolu ilerliyoruz, bir anda nereden geldiğini anlayamadan duvarların arkasından bir sürü köpek üzerimize koşmaya başladı, Çağlar “pedalla Deniz yetişemiyorlar diyor” : ) ama ne mümkün ne kadar basarsan bas, hayvanlar kafa kafaya tekere hırlayarak ilerliyorlar, arada bir cepten taş çıkarıp fırlatıyorum, zaman zaman bu onları yavaşlatıyor, bazen de bana mısın demiyorlar. Çok hızlılar. Bu arada işte bu zorlu koşullar ileri düzey sürüş tekniklerini kesinlikle gerektiriyor, hemen yanında derin bir su arkı varken, arka düşmüş ilerlerken, cepten taş çıkartıp köpeğin kafasına doğru nasıl atılır ve bir elle de bisiklet nasıl sürülür tekniklerini bilmek gerekiyor. Ama nereye kadar , : ) kaygan zeminde bir ara arka düşecek gibi oluyorum. O sırada köpeklerde yavaşlıyor. Şimdi bittik işte derken, arkadan tozu dumana katan bir kamyon, kornası ve hızıyla köpekleri dağıtıyor, biz de kaçıp kurutuluyoruz. En zorlusu bu saldırı oluyor, sonradan keşke bir aksiyon kafa kameram olsaydı da bu görüntüleri Discovery ya da National’da bir sezon dizi kapmak için kullansaydım diyorum ama tabi kamerayı ve kafayı köpeğe kaptırmak da var işin içinde.

Adrenalin hat safhada, artık, taş, torba, çalı hepsi köpek gibi görünüyor, ödümüz havaya karışıyor. Çağlar’la ara sıra geri mi dönsek diyoruz ama geride ki çeteleri bir daha görmek istemiyoruz. İlerde ne var onu da bilmiyoruz. Tam o sırada yola yakın bir yere iki tanesi oturmuş bekliyor, yolun hafifçe viraj yaptığı bir yerdeler. Yok geçemeyiz , bittik bu sefer tekeri kaparlar derken, karşıdan bir kamyonet geliyor, köpekler araca doğru hareketleniyorlar, biz de bunu fırsat bilip kamyonetin arkasından geçiyoruz hızlıca, iki avı da kaçırmanın şaşkınlığı ile bakıp kalıyorlar.

- He hee, süperdi nasıl atlattık ama .  :)

İlerliyoruz, Eymir'e az kaldı, neredeyse bitti, ilerde yol kıvrılıyor, virajı bir ağaç kapatmış göremiyoruz, arkadakileri atlattık ya, hızlıca ilerliyoruz. Eymir'e de yaklaştık nasıl olsa. Ama o da ne öyle, ağacın örttüğü virajda tam yolun ortasına üç tanesi yatmış bekliyor, özellikle birisi çok fena görünüyor, boynunda çivileri felan da var. Ben öndeyim, yaklaşınca çivilisi ayağa kalkıp hırlamaya başlıyor, hemen iniyorum bisikletten, ters çevirip, aksi yönde Çağlar'a doğru pedallıyorum.

- Bilader bittik bu sefer , kaçalım bunlar harbi çok fena,  ne yapsak tepeye mi vursak . Öldük biz ! Gördün mü hayvanı, ne biçim ya. Köpek değil canavar.

Kalan aklımızla virajın sağında uzanan tarladan bisikletler elimizde köpeklerin uzağında geniş bir yay çiziyoruz, arada bir bize havlıyorlar.

- Oradasınııııız, biliyoruuuuz.

Yalnız, çok agresif gelmiyor sesleri. Yapacak başka bir şeyimizde yok. Çizdiğimiz yay ile biraz onların uzağına düşünce, basıyoruz pedallara. Çok sıkı bir çeteyi arkada bırakıyoruz. Oh be, sonunda geldik, Eymir göründü. O da ne , ilerde bir tanesi daha bizi görüp hızlanıyor, sessizce üstümüze geliyor, bir sürü çeteyi geçtikten sonra senden mi korkacağız adamım derken, havlama ve hırlama başlıyor, Çağlar bir kaç pedal hareketi ile hedef şaşırtıp kaçabiliyor, köpeğin kafası lastiklere yakın, olabildiğince hızla gidiyorum, yok bırakmayacak peşimi, makineli tüfeğin başına geçip bu sefer önceki çetelerin acısını bundan çıkartırcasına cepteki taşların hepsini boşaltıyorum. Ne refleks yahu, hiç biri isabet etmiyor, ama parçalanan toz topraktan çekinip hızı düşünce geride kalıyor. Bu sonuncu saldırımız oluyor. Eymir’e güney yolundan giriş yapıyoruz, arada bir köpek görüp korksak da onlar bizi umursamıyorlar.  Bunlar bisikletliye alışkın türden. Derhal kendimizi Balıkçı Büfe’de minderlere atıyoruz.

 

En zorlu etabımız oluyor, evet uzun ama rampasız bir yol ama bolca köpekli. Tedbirini almadan, köpek savarsız girilmez, hatta onunla da girilmez gibi görünüyor. Minderlerin üstünde sakinleşmeye çalışıyoruz, Atilla ve Yıldırım Demirhan kardeşlerle tanışıyoruz, köpekli maceramızı paylaşıyoruz onlarla. Daha sonra öğreniyoruz ki, bisikletçiler arasında bu yolun diğer adı “Köpekli Yol”muş. Gerçi bazı arkadaşlar oradan hiç köpeksiz geçtiklerini söylüyorlar, hatta Çağlar bir gün tek başına da geçmiş oradan. Şanslı günündeymiş demekki, zira taş desteksiz pedallama tekniği kesinlikle işe yaramıyor. :) Peki bunlar bize mi koştular, yoksa böreklere mi. Yok yok , bize koştular. Hayvanların Pazar neşesi olduk gider ayak. Ismarladığımız çaylar ile kahvaltımızı yapıyoruz.

IMG_4906_ok.jpg

3. Eymir Orman - TRT: 9 km


Bir güzel dinlendikten sonra, Eymir’in Konya Yolu çıkışına doğru sürüyoruz. Yolu takip edip gölün karşı kıyısına ulaşıyoruz. Yolculuğumuzun en yoğun tırmanış içeren zorlu bir etabı. 2,5 km tırmanış içeriyor. Eğim bazı yerlerde oldukça fazla. Zorlu ama görsel açıdan son derece keyifli bir tırmanış, acelemiz yok, ağır ağır çıkıyoruz. Çıkışın bazı yerleri, yamaçta düzleşiyor, buralarda güzel bir balkon sürüşü yapıyoruz, sağımızda Eymir harika bir manzara sunuyor. Tırmanış sonrası orman içindeki iyice çatlamış toprak yolda amortisörleri açıp zeminin tadını çıkarıyoruz, ne zamandır böylesine güzel bir yol geçmediğimi düşünüyorum. Orman içinden ilerleyip TRT yoluna geliyoruz.
 


4. Şehre Dönüş, TRT - Kuğulu Park: 8 km


Dönüş yolu en kolayı, trafikle ilerlesek de sürekli iniş içeren rahat bir sürüş oluyor. Yorgunuz, mutluyuz bir de şaşkın.

Köpek maceramızı paylaştıktan sonra bu sürüşü denemek isteyen olur mu bilemem ama adrenalin belgesel çekeyim diyen arkadaşlar olursa ilgili konuda güzel malzemeye rastlayacaklarına eminim. Belki etaplar parçalar halinde sürülebilir. Yine de İmrahor etabı için bir tüfenk almanızı öneririm benim gibi ibtidai yöntemlerle köpek taşlamayın ya da ne bileyim sapan felan alın bari.  ; )

 

Hayvanları Seviyoruz :)

Huzurlu ve köpeksiz sürüşler dilerim. . .

 

Deniz Tokay - 26 Mayıs 2010 
deniztokay + gmail.com

 




Tasarım: Studio Martin