Büyük Demirkazık (3756 m) – Küçük Demirkazık (3425 m) Tırmanışı
26-27 Eylül 2010 - Ceren Fenerci-Fatih Sinan Çimen
Kamp: Arpalık Yurt Yeri
Hava: Parçalı bulutlu Mevsim Normalleri
Rüzgar: Güney batıdan 20-30kmh/s
Rota: Apışkar Vadisi aşılarak Klasik Doğu çağşağı rotasından külaha girildi. Büyük Demirkazık her iki zirvesinede çıkıldı. Dönüş aynı rota üzerinden Kuzey duvarı önündeki sırt hattı boyunca Küçük Demirkazık klasik baca rotasına girildi aynı gün her iki zirvede başarılı bir şekilde tamamlanıp kamp yerine dönüldü.
Ekip:
Ceren Fenerci İDOSK
Fatih Sinan Çimen AKUT Niğde. DARKAY.
Evvelden beri kafama takılan ve dillendirdiğim bu rotayı geçmek için güzel bir fırsattı Ceren’in teklifi. Rotayı Ceren çizdi birkaç gün öncesinden. Aklından geçen şey Arpalık ta kamp, ve aynı kampı kullanarak hem Büyük Demirkazık hem İt Oturumu zirvelerine çıkmaktı. Aslında benim de alternatif bir B planım vardı. Kayacık Pınarına kamp kurmalı aynı zirveleri buradan çıkmaktı aklımdan geçen ama zaten narpuz boğazlarını defalarca geçmemiş miydim ve eğer partnerim Ceren’e kulak verirsem bu tırmanışın içine birde Küçük Demirkazık çıkışı ekleme olasılığı çok yüksek görünüyordu. Yapmam gerekenin partnerimi dinleyip daha önce geçmediğim bu rotadan gitmek olduğuna karar verdim. Apışkar vadisini aşıp doğu çarşağına girecek ordan zirveyi yapıp döneceğiz, kimbilir belki araya Küçük Demirkazık zirveyide katarız düşüncesiyle bu rota üzerinde arşivimi karıştırıp evvelce çektiğim fotoğraflara bir göz attım. Planladığımız gibi 26 Eylül sabahı otogarda buluştuğum partnerim Ceren’le kahvaltı faslı ardından alışveriş gerekli teknik malzemenin ayarlanması konularını hallettikten sonra Mümtaz Çankaya dağ evine doğru yola koyulduk. Dağ evine ulaştığımızda 2. kademe antrönörlük eğitimi için bölgeye gelmiş TDF’den eğitmenlerimizi gördük. Sultan hocanın birlikte sıcak bişeyler içme teklifi çok hoştu ve yeterince zamanımız vardı. Hoş sohbet çay kahve faslından sonra hayır diyemeyecegimiz ikinci teklif Çetin hocadan geldi. Bizi arpalığa bırakabileceğini söylüyordu ve doğrusunu söylemek gerekirse ben o anda Yakup hocamın arabasının bu yolda zorlacağını düşünmüyor değildim. Toparlandık ve yola koyulduk yolumuz belliydi Sokullu Pınarın dan Arpalığa kamp yerine. Nitekim Arpalığın kıvrım kıvrım yollarını aşıp çeşmenin üstünde yerimizi belirledik. Ocağımızı çaydanlığımızı çıkarıp hocalara naçizane çay ikramı ve güzel sohbetler. Ayrı ayrı hepsine teşekkür ettik ve sonra hocalar dağ evine geri döndüler. Çadırı kurup kısa bir gezi yaptık indiğimiz yer Cimbar vadisinin bitim yeri olan sırttı ve manzara inanılmaz keskin derin ve sarptı.
‘’Yaa şimdi biri bana dese ki - Bırak şu raporu yazma sen git bir Demirkazık yap gel ben yazarım bunu valla billa razıyım hee’’.
İşte belli ki Arpalıkta güne merhaba diyeceğiz. Hava açık rüzgar Güney batıdan ifil ifil esiyor Dişi Kartal Gökçeniminin dediği gibi. Yıldızlı ve dolunaylı bir gecenin altında sabahın 03’ü. Cerenin alarmı çalar - Fatih Sinan kalk kalk saat 03. Kim çıkmak ister ki o sımsıcak tulumdan zaten bütün bir gece gök gözlü doktorum Katherine ‘in ihanetini yaşamışım mat yapışmış yere heryanım ağrımış. İkiz ipimizi suyumuzu kahvemizi Kadirin taa Antalyadan getirdiği narımızı avokadomuzu koyup çantamıza düşmüşüz yola .Ay dolunay yıldızlar şakıyor göğün yedi kat göğsünde işte bu benim en leylim gecem ve benim ölesim tutmuş, dertli kederli efkarlı türküler mırıldanırım.Rota belli Arpalıktan hareket edip Slab (Hayat insana her geçen gün yeni bir şeyler öğretiyor Ceren bu sana) kayalığın dibini takip eden patikalardan şaşmadan gediğe kadar git. Gediğe 1 saatte ulaştık ki bu iyi bir zaman. Apışkar vadisi çıkılacak sırt hattı aşılacak ve Doğu çağşağına girilecek. Ceren hanımın gece boyunca Arpalıkta çadırın etrafında dolanan köpüşleri bu kez bizi taa mevsimlik göle kadar takip edecekti. Gecenin 4:15 inde yola çıktık 3 saatte vadiyi geçip kuzey duvarının önündeki sırta ulaştığımızda ortalık şavkarmış günün ilk ışıklarıyla ısınmaya çalışıyorduk. Fazla ipin birini burada bıraktık ve yine düştük yola. Karşımızda duran Doğu çağşağı - biz burayı 2 saatte çıkarız diyen Ceren’i doğu duvarının dibindeki kayalara soktum. Sırta çıkıp ardımıza bakınca geride kalan Doğu çağşağımıydı yoksa 45 dakkalık bir kaya tırmanışımıydı ?. Burdan sonra karşımızda dimdik duran bir külah, bizim acelemiz yok aheste aheste fotoğraf çekerek sohbet ederek çıkıyoruz. Nitekim 11:15 te Ceren tek başına zirve hattını yürürken ben klasik rotanın bitimindeki başka bir sırtta Aladağların eşşiz güzelliği içine partnerimide katıp güzel kareler yakalama derdindeydim. Zirve defterini yazıyoruz arkadaşlarımıza sevdiklerimize dostlarımıza ekibimize bizi özleyenlere ithaf ediyoruz bu keyifli tırmanışı. Narımız avokadomuz kahvemiz bisküvilerimiz taşların üstünde, ondan bundan yeyip narı kesiyorum arkadaş payı tam ortadan keskin bir taşla. Büyük Demirkazığın her iki zirvesine de çıkıp çekilecek en güzel fotoğrafları çekip vedalışıyoruz bu güzel zirveyle ama benim aklım karşımızda duran Küçük Demirkazık’ta kalmış ne hikmet . Durup durup bakıyorum, yol çiziyorum kafamda nerden nereye ve ne kadar zaman da varırım bacanın dibine?. Külahın bir yerlerinde bıraktığımız ipi açıp 2 ip boyu iniş yapıyoruz bu inişi hem emniyetli bir iniş olsun hemde güzel fotoğraflar çekelim diye yaptık. Bileydim eğer Cerenin kayada böyle kedi gibi olduğunu Arpalıktan buraya kadar valla taşımazdım ipi. Külahı inip Doğu rotasından harbi bir çağşak inişi yaptıktan sonra duvarın altından ve mevsimlik göle uzanan sırtın dibinden yan keserek daha önce planladığımız gibi kestirmeden arka vadiye ulaşmaktı hedefimiz. Küçük Demirkazık yolumuzun üstüydü gitmeliydi çıkmalıydı karşı Küçük Dağa. Cerenle birlikte yapmak istiyordum bunu ve ısrar da ettim ama Ceren daha 1 ay önce çıktığını bunu benim yapmamın daha hızlı ve kolay olacağını söyledi yada buna benzer bişeyler di işte. Artık bana yol göründü ve hedef belliydi. Birlikte bir karar verdik, partnerimle Apışkarda buluşacağız ordan kampa döneceğiz. Ondan sonrası işte ben içimdeki hayvanı uyandırıp vadiyi geçtim ve sırta doğru dikildim sırt hattına çıkıp yan keserek bacanın dibine geldim.10 dakkalık bir mola sırasında kahve ve son kalan bisküviden atıştırıp ipimi emniyet kemerimi iniş malzemelerimi boynuma alıp çıktım bacayı. Gün batıya yıkılmış terk etmeye hazırlanıyordu Aladağların zirvelerini. Rüzgar hızını artırmış Ceren vadi boyunca iniyordu. Bağırıyordum ses veriyordum ama nafile rüzgara karışıp gidiyordu ağzımdan çıkan sözler belki gidip Çataktepeden belki de Kuzey duvarının yalım yüzlerinden dönüp bana yankısını geri getiriyordu .Fotoğraflarımı çektim zirve defterini yazdım ve bacanın bitimindeki boltu kullanarak inişimi gerçekleştirdim. Ve anlamadığım tek şey, dün arpalıkta karşılaştığımız 3 istanbullu arkadaşın nerden döndükleriydi. Nereyi karıştırmışlardı bunu hala anlayabilmiş değilim. Bacayı çıkıyorsun soldaki sırtta bir sikke çakılı üstünde pursik perlon ve hatta bir karabina var. Bu noktadan aşağıya apışkar vadisine dogru kısa bir iniş kısa bir yan geçiş ve dikilip gidiyorsun zirveye. buradan sonra zaten zirve kutusu görünüyor. Partnerimle buluşuyoruz ve günbatımını apışkar vadisini inerken seyrediyoruz manzara inanılmaz güzel. Pozantı dağları (Üçkapılı yaylası) üzerinden bize hoşça kalın diyen günün son ışıklarıyla, ertesi gün sabah Arpalıkta karşılaşmak ve yeni bir güne yeni bir tırmanışa yeni bir maceraya merhaba diyebilmeyi umud ederek veda ediyoruz…
Fatih Sinan ÇİMEN - [email protected]