foto10.jpg
Biz Kimiz, Hakkımızda Fotoğraf, Fotoğrafçılık Dağcılık Doğa Yürüyüşleri, Trekking, Gezi Doğa, Çocuk ve Doğa, Ağaç Türleri, Böcekler ve Bitkiler Bisiklet, Parkurlar, Yazılar, Anılar Sponsorlar İletişim

Çocuğumla Doğadayız Çocuğumla Doğadayız

E-Posta:


   


Ana Sayfa > Dağcılık > Faaliyet Raporları



Kürekli Kanyon Geçişi

8 Ağustos 2010 - Uludağ Dağcılık Kulübü

 

IMG_7489.jpg
IMG_7490.jpg
IMG_7497.jpg
IMG_7510.jpg

IMG_7565.jpg
IMG_7606.jpg
IMG_7628.jpg

           
Uludağ Dağcılık Kulübü olarak, 08.08.2010 Pazar günü Kürekli kanyonunu geçmek için sabah 08.00 de teleferik istasyonunda buluşuldu.


Ekip 7 kişiden oluşuyordu:                               
İsmet Şentürk (ekip lideri)                           
Züleyha Avşar                                   
Emirhan Kıratlı                               
Muammer Yıldırım                                   
Süreyya Gönül                                   
Onur Hakan Başyiğit                                   
Samet Çırpan                                   

Sarıalana çıkıp yürüyüşe başladığımızda saat 09.00 gösteriyordu. Çobankayayı, Dombay çukurunu geçtik, Cumalıkzık inişindeki ağılların üstüne geldiğimizde 10 dakika su molası verildi. Bulutsuz gökyüzünün yakıcı güneşi altında, Göknarlardan yayılan reçine kokularını, bol oksijeni soluyarak yürüyüşümüze devam ederken.,karşıdan köpek havlamaları gelmeye başladı. Önümüzde bir sürü vardı, köpeklerin sesi gittikçe artmaya başlayınca, sürünün yanında dikilen çobana seslenmek zorunda kaldık


- Köpek var mı?

Çoban
-Var,gelin gelin.           

Köpekler havlayarak üstümüze gelirken,çoban bağırarak onları durdurdu.   
Selamlaştık.   

                                            
- Hoş geldiniz, nereye böyle?
- Hamamlıkızığa   
                   
Hamamlıkızığa gidiyorsanız,Cumalıkızık inişini göstererek buradan gideceksiniz,burası Hamamlıkızığa bağlanıyor,dedi    . Lafı uzatmamak için öyle söylemiştim.

Kürekli dereye gidiyoruz,dedim.
Ne yapacaksınız orada?                               
Kent ormanına ineceğiz,vadiden iniş yapacağız.                   
Sizin yolunuz daha çok dedi çoban, Kürekli Vadisinde Volframda çalışan 4 mühendis öldü biliyorsunuz değilmi dedi.
   
Onların malzemesi yoktur,bizim malzememiz var dedim. Kışın karda kayıp düşmüşler diye ekledi,yazın öyle olmayabilir.Çoban, yanımızda yürüyor, hem laflıyoruz.Bu köpeklere güven olmaz, ben sizi sürünün sonuna kadar geçireyim.    Başka sürü var mıdır ileride dedim.    Benden başka buralarda sürü yok,diye cevap verdi çoban. Kürekli vadisine giriş var,çıkış yoktur, yalçın kayalar var, geriye çıkılmıyor diye devam etti,15 Dakika sonra Çardaksekiye varırsınız, oradan Kürekli vadiye aşarsınız dedi.   

                                       
Sağol diyerek,vedalaştık. Bodur ardıçların içinde yürümek pek kolay olmuyordu,patika bir görünüp bir kayboluyordu.Seviyeyi koruyarak,Çardakseki mevkiine geldik,oaradan geçerken ahududu bitkisinin doğal ortamda yetişen meyvelerinin bolca tadına baktıktan sonra,Kürekli vadiye aşarak,vadinin içine inişe geçildi.Saat 12.00 gösterdiğinde Kürekli kanyonun girişindeydik. Su seviyesi bayağı az,berrak,temiz,keyf alınacak bir ortamdayız.Yemeğimizi yiyip,sonrada giyinerek kanyona girmeye karar verdik. Kanyonun girişine gelirken çok zaman kaybettik,Uludağ ikinci bölgeye gelip,Volframa doğru çıkıp Çardaksekiyi aşarak Kürekli kanyonuna ulaşmak mümkün, bu en kısa yol diyebiliriz.Bizler Sarılandan yürüdüğümüz için 3 saat kaybımız vardı.                                            Hazırlanıp kanyona hareket ettiğimizde saat 13.00.Emniyet kemeri, kask kuşanarak ilerlemeye başladık. İlk olarak, insanda merak uyandıran, su borusu yığını ile karşılaştık, bunlar buraya nasıl getirilmişti. Kanyonun başlangıcı, suyun aşındırması ile düzleşmiş, yer yer küçük havuzları olan sığ bir suyun aktığı kaya zemindi. İnsana huzur veren, suyun ve doğanın buluşması olarak karşımıza çıktı.    Bir süre ilerleyince, 3 metrelik bir iniş vardı, 5 metrelik 12 mm .lik statik iple tutunarak inişimizi yaptık.
   
Kanyonda ilerledikçe,vahşi bir doğa bizi karşılıyor,ilerlememiz yavaşlıyor,15-20 metrelik yatay bir şelalede ilk ipimizi açma zamanı gelmişti.Büyükçe bir kayaya perlonla girerek,6 kişinin inişi gerçekleşti,son kalan perlonu alıyor,ipi taşa sarıyor inişten sonra,ipi aşağıdan çekiyorduk.Gittikçe artan bir şelaleler ortamına giriyoruz. 3-4 metrelik kısa inişlerde, kayalara yapışarak iniş yapıyoruz.Daha uzun şelalelerde büyük ipimizi açıyoruz. Kanyonun bizi rahatsız eden özel bir yapısı var, ıslak olan heryer inanılmaz kaygandı, suyun içindeki her taş kaygan bir bakteri ile kaplı sanki,her an dengemizi kaybedip düşme korkusu ile dikkatli olmaya çalışıyoruz.       

Şelalelerin iniş yaptığımız yerleri slap kayalardan oluşuyor, mümkün olduğunca kuru alanlardan inmeyi tercih etmekle birlikte, seçme şansımızın olmadığı bölümlerde sık sık karşımıza çıkıyor. İnişlerimizde negatif yüzey hiç olmadı, Kayalar slap yüzeylerden oluşmakta, eğimleri 50-60 dereceydi. Yer yer karşımıza çıkan 3-5 metrelik şelalelerin inişini sudan yapmamız gerekmiyordu.Geniş bir alanda suyun akmadığı bölümlerden inişlerimizi yapabiliyoruz.Yedi kişilik ekibin ip inişi çok zaman alıyor. Arkadaşlarımızın kimi ip inişi yaparken kimimizde azda olsa risk alarak yanlardan ipsiz geçerek,inişimizde zaman kazanmaya çalışıyoruz,çünkü bugün buradan çıkabilmeliydik. Ekibin psikolojisi genel olarak iyi gidiyordu.İnişlerde beklemeler uzadığından fotoğraf makinesini çıkarıp görüntüler alıyoruz. Her inişten sonra,geriye dönüş düşünülemeyecek kadar imkansızlaşıyordu.

Elektronik cihazlarımızı, telefon,fotoğraf makinesi, su geçirmez torbada taşıyoruz, inişlerde suyun içine düşme tehlikesi nedeniyle. Koruma torbasını açmak makine çıkarmak çok pratik değildi. Fotoğraf almamız bu nedenle sınırlı kalıyordu. Süre hızla akıyor,16,30-17.00 arası yemek molası verdik. Hala bugün çıkma konusunda ümitliyiz.Umutla geçtiğimiz her şelalenin bitiminde, bir şelale daha çıkıyor. Her şelale faaliyetimizin bugün bitmeyeceğini bize fısıldar gibi. Kanyonda ilerlerken bir yerde düşüşler azaldı. Eğim olmakla birlikte sert düşüşler bitiyor gibi bir umutlanma oldu.
   
Kamp ateşi,boş sigara paketleri, kirlilik bu bölgeye balıkçıların girdiklerini bize gösteriyordu. Bir ara önde giden Muammer, alabalık var, alabalık diye seslendi. Hepimiz heyecanla aranmaya başladık, gerçektende suyun içinde alabalıklar geziniyor. Sığ akan kumlu arktan şakırdayarak geçişi keyifli bir seyre dönüştü.Burada gerçekten gözle görülür bir alabalık bolluğu vardı.
   
Sınırlı bir giriş olduğunu anlamıştık. İlerlerken kanyondan yükselen bir patika gördük.İki şelale daha indikten sonra, arkadaşlardan,geriye dönüp patikadan çıkalım önerileri geldi. Dört yıldır buraya girmeyi hayal ediyordum.Her an aşağıdan gelmiş olduğum noktaya ulaşma duygusu, devam etmekten başka seçeneği düşünmemi bile engelliyordu. Ekibimizdeki arkadaşlar, büyük bir özveri ile faaliyetin devamında onay verdiler, ertesi gün Pazartesi idi ve herkesin mesaide olması gerekiyordu.Devam etmek kanyonda geceleme ihtimali taşıyordu.
   
İniş yaptığımız süre içinde,yavaş inişler en büyük problem olarak karşımıza çıkmaktaydı .Zorluk yoktu,zaman kaybı vardı ,geç girmiştik, inişlerdeki oyalanmalar
zamanı tüketiyordu .Kanyon düşündüğümüzden çok fazla şelale inişleri barındırıyor.

    Muammer genellikle ekibin başında ilerliyor.Çevik,d engeli ve kaya ile barışık. Arkadaşlar ben olayı çözdüm, böyle ineceksiniz diye gösteri bile yapıyor. Kayaya yapışma tekniği uygulayarak maksimum yüzey teması ile kayada tutunma ve kontrollü inişi uyguluyordu.       
   
Kanyonun, büyük bir kaya kütlesi olan bir bölümündeyiz, tabanı su tarafından aşındırılmış, pürüzsüz bir yüzey, sığ bir su yayılarak akmakta. Daha öncede belirttiğim gibi suyun olduğu her yer çok kaygan. Bu kaygan ortam düşme korkusunu beraberinde getiriyor. Düşme anında 8-10 metrelik dik eğimden aşağı kayabilirsin. Muammer buraları, gayet rahat geçti. Ekibimizin kalanları ip açarak yan geçişimizi tamamladık. Emniyetli yan geçişten sonraki bölüm, daha önce geçenlerin ıslatması ile üstüdeki az miktardaki toprak çamurlaşmış, kayanın yüzeyi ıslak ve kaygandı. Geçmekte olduğumuz kaya bloğunun altında diz seviyesinde bir çatlak var çamurlu yüzeyde kaymamak için çatlağa kendimi sıkıştırarak geçişimizi tamamladık. Bu geçişin sonunda,üstümüzdeki giysiler epey bir kirlenmişti. Tamamen ıslanmamıştık, ancak yer yer sudan yürümemiz gerekmekteydi. Saat 19,30,25-30 metrelik bir şelaleye geldik. Ana emniyet noktalarını oluştururken acele davranmaya çalışıyoruz. 50 metrelik ipi ortaya kadar ayrı ayrı toplayarak aşağıya atıyoruz,bir an önce inişlerin başlaması için çabalıyoruz, ancak nafileydi, grubun inişi zaman alıyordu. Kanyonda ışığın azaldığını gördükçe akşamın ayak seslerini duyabiliyoruz. Bir çaresizlik söz konusu değildi nihayet geceyi burada geçirebilirdik.Yiyeceğimiz çok azdı, giyeceğimizde aynı şekilde yetersiz,ancak hava çok sıcak oluşundan sorun olmayacağını düşünmekteydik.    Samet ve Emirhan inişlerini tamamladılar, sona ben kaldım, hava kararmaya da başladı    .Karanlık meçhul bir el tarafından sessizce üstümüze örtülüyordu. İniş tamamlanıp ipleri de topladıktan sonra, çevremizdeki hiçbir şeyi göremez olduk. Zifiri bir karanlıktı bu, ayrıca iki arkadaşımızda kafa lambası vardı.Züleyha, birinci gurubun aydınlanmasına yardımcı olurken, Hakan da ipleri toplarken bizlere yardımcı oluyor.    Öyle bir arazide bulunuyoruz ki eğim çok dik, toprakta, bitkiler olmasa aşağıya düşebiliriz, karanlıkta bazen el yordamı ile bazen ışık alarak, bizden önce yükselmiş olan arkadaşlara doğru yamacı çıkıyoruz.Yarım saatlik bir uğraştan sonra, düz küçük bir kamp alanı çıktı karşımıza.Etrafı araştırınca ,bundan daha iyi bir yer olamazdı,bu kadar kısa sürede burasını bulabilmemiz büyük bir şanstı bu karanlıkta.
   
Ayakkabılarmız giysilerimiz ıslaktı. Hemen bir ateş yeri belirleyip etrafındaki yaprakları temizledik, herhangi bir yangın tehlikesi oluşturmasın diye. Kuru giysilerimizi giydik, ıslak çoraplar çıkartıldı, etrafta keşif yapan bir arkadaşımız, çok yakınımızda bir su sesi olduğunu keşfetmişti. Su ihtiyacımızı da yanımızdan giderebilecektik.Yanında yiyeceği olan arkadaşlarımızda olmayanlarla paylaştı,ateşin başına çöktük, keyifler daha bir yerindeydi şimdi.Gecenin sessizliğini,bizim dışımızda, kah bir çakal uluması, kah bir baykuş ötüşü bozuyordu. Ekip yapraklardan,kendilerine yumuşak bir yatak hazırlamış, herkes bulabildiği ile üşümemek için konumunu güçlendirmeye çalışıyor. Gece,03.00  kadar üşüme sorunu yaşamamıştık ilerleyen saatlerde ısı düştükçe biraz üşümeler olmasına rağmen,sorun teşkil edecek boyutta bir rahatsızlık yaşanmadı.     Sabahın ışıkları ormanı aydınlattıkça yeni bir günü karşılamaya hazırlanıyoruz. Kahvaltı yapacak yiyeceğimiz olmadığı için sadece çantalarımızı toplayıp yola çıkmayı düşünebiliyoruz. Ekibimiz, tekrar kask kemer kuşanarak kanyondan inişe devam kararı alıyor. Hareket ettiğimizde saat 06,55 göstermekteydi.Gecelediğimiz yerin altına doğru 35-40 metrelik bir inişten sonra ip açmak zorunda kaldık. Dünkü süreç yeniden yaşanmaya başladı,inişlerdeki uzun bekleyişler,ekibin kalabalık olmasının dezavantajlarını gördükçe, böyle bir faaliyetin en  fazla 4 kişi ile yapılabileceği konusunda hem fikir olduk.

İnişimiz tamamlandığında, ipimizi aşağı çekmek yerine, ikinci bir ipi çift balıkçı ile bağlayıp ipi aşağıya devam ettirmeye karar verdik.İndiğimiz yerde yine 30 metrelik bir iniş vardı. Buradan da iniş tamamlandığında, ipi çekmek için 4-5 arkadaş asılmalarına rağmen ip aşağıya gelmiyordu, gelmedide.Bunun nedeni, ip birbirine dolaşmıştı, ıslaktı, uzundu, sürtünme maksimum seviyede idi.    Aslında kanyon geçişlerinde statik ip kullanmamız daha doğru. Esneyen dinamik ipler ıslandığında daha fazla sürtünmeye neden olmaktaydı. Statik ip kullanmak o bakımdan daha avantajlı olabilirdi.Gelmeyen ip, bir arkadaşımız yukarı çıkıp dolaşmayı düzeleterek, ipi çekebildi. Kanyonun bu bölgesi,sıra şelaleler diyebileceğimiz bir iniş bölgesi yeniden bir şelale ile karşı karşıyayız.20 metrelik bir inişi olan bu şelale,suyun içinden yapılması nedeniyle,çok kaygan. Bekleme esnasındada sivri sinekler bacaklarımızı delik deşik ettiler.Bu kanyona girenlerin,bu konuyu çok önemsemelerini tavsiye ederim.Yanınızda mutlaka sivrisinek koruyucusu taşımalısınız, sık sık kullanmalısınız.       
Sıra şelaleleri geçmemiz 3 saatimizi aldı .İlk inen Süreyya traktör yolunu andıran bir açıklık gördüğünü söyledi.Oraya doğru yükselmeye başladık,heyelan mı,yolmu diye araştırırken, Derekızık yönünden, bir yolun kanyona girdiğini gördük. Herkes işine geç kalmıştı,bir an önce kanyondan çıkmayı istiyoruz. Traktör yolundan yükseldikçe, araziyi inceleme imkanımız olmuştu 2007 yılında, Kürekli şelalesinden yukarı çıkmıştım,gelebildiğim yeri tanıdım. Geldiğimiz yerin daha önceden geri dönmüş olduğum yere çok yakın mesafede olduğunu anlayınca sevindim.Kaldığımız yerden daha sonra devam etmek üzere, Derekızık yönünde kanyonu terk ettik.Sorunsuz bir faaliyeti tamamlamanın keyfi ile son bir fotoğraf alındı, her şeye rağmen güzel bir faaliyet olmuştu. Ekipteki,bütün arkadaşlarımı,özverili çalışmalarından, cesur yaklaşımlarından, ekip ruhuna olan bağlılıklarından, zor koşullarda bile birbirlerine olan saygı ve sevgiyi muhafaza edişlerinden ötürü kutluyorum, ULUDAK kulübümüze böylesine müstesna bir faaliyeti kazandırmış oldukları için, teşekkür ediyorum.

İsmet Şentürk ismetgezi+mynet.com          
 

Kullanılan Teknik Malzemeler:                       
7,8 mm. İkiz ip.                                   
20 m. Perlon bant.                                   
5 metre yardımcı ip.                               
12 mm 5 m. Statik ip.                               
Her kişi için,kask.                                   
Emniyet kemeri.                                   
2 ad. Kilitli karabina,1ad.HMS,reverso 3,Uzun ve kısa prusik bağı.                                                               
 




Tasarım: Studio Martin