sagfoto.jpg
Biz Kimiz, Hakkımızda Fotoğraf, Fotoğrafçılık Dağcılık Doğa Yürüyüşleri, Trekking, Gezi Doğa, Çocuk ve Doğa, Ağaç Türleri, Böcekler ve Bitkiler Bisiklet, Parkurlar, Yazılar, Anılar Sponsorlar İletişim

Çocuğumla Doğadayız Çocuğumla Doğadayız

E-Posta:


   


Ana Sayfa > Dağcılık > Yazılar



Yaşayan Bir Kraliçe; Erciyes

Yazı ve Fotoğraflar: Emir Yüksel

13_(1).jpg

‘Beyaz bir yaz bulutu nasıl cennet ve dünyayla ahenk içinde, atmosferin nefesini takip ederek semada bir ufuktan diğerine pervasızca süzülüyorsa, seyyah da aynı şekilde kendini, daha yüce olan hayatın nefesine bırakır. Bu da onu, en uzak ufukların ötesindeki makama, zaten içinde var olan, ancak henüz ferasetinin ardında gizlenen o makama götürür.’

 

LAMA GOVINDA
Beyaz Bulutların Yolu



Seyyahlık çekmiştir hep insanları, kimileri yollarda bir yere ulaşma hevesiyle yanıp tutuşur kimileri kas gücüyle en uç noktaya çıkmaya. Amaç bir yere ulaşmaktır kimi zaman, bir olguyu aşmak, geceyi yenmek ya da soğuğu. Pek çok zamansa sadece yollarda olmak güzeldir, hayatını orada harcamak.  Ulaşamayacağını bildiği aşkına yürümek değil, koşmaktır ona aşk, aslında. Dağların aşkı da böyledir işte. Düşünür, plan yapar, enerji ve kaynaklarını harcarsın, ama olay sadece bir belirsizliğe tırmanmaktır. Çıkacağını bilirsin, gücün vardır, malzemen de, ama dağ seni istemez belki kabul etmez tırmanmanı. Tibet’te rahipler, tırmanıcılar için dua eder, Kraliçe’ye, tanrıların dağına kabul edilsinler diye.

Kurban verilirmiş çok eskilerde, kimi zaman insan, kimi zaman köyün, kabilenin en lezzetli ve taze yiyecekleri, Dünya’nın pek çok farklı noktasındaki Kraliçe’ler için. Amaçsa aynı, kızmasın dağ, püskürmesin, insanları yok etmek yerine kabul etsin onları. Böyle bir gizem, tarih, zaman olarak çok uzakta olsa da, mekân olarak olmayabilir hatta kimi zaman başucumuzda, gözümüzün önündedir. Adı belki Ağrı, Süphan, belki de Lifos’tur. Mezopotamya’nın ortasındadır, Anadolu’da yani yakında.

Kayseri’nin de bir Kraliçesi vardır, adı Erciyes. Zamanında adaklar  adanmış, kurbanlar verilmiş, hep kafası bozuk, biraz asabi ama en nihayetinde sönmüş volkandır O. Aslında pek çok doğa şeklinin ve güzelliğinin anaçlığını yapar, hatta Hasan dağının, Ürgüp-Göreme peri bacalarının ana kütlesidir. Bizans rahipleri, zirvesindeki mağarada felsefeyi aramış, sessiz ve uzun bir inzivaya çekildiklerinde yada doğal habitatlar vardır kendi dengesi ile baş başa. Çevresine pek çok fayda sağlar Kayseri’nin kraliçesi, bugün bile. Kilometrelik buzulu, her zaman sahip olduğu karlı, çetin ve sert zirvesi ile dağcıları çeker, eteklerindeki su ve otlak alanla Yörüklerin vazgeçilmezidir.

Yaşayan ve nefes alan bir kütledir aslında O, istemediği zaman kendini savunmaya çeken, yüzünü en aşağıda bile kapatan sırt çeviren, biraz asabi, biraz sert bir dağdır. Pek çok oluğu, kovuğu kışın fırtınada dağcı dostlarını korur, yazınsa Yörüklere ev sahipliği yapar, hayvanlarını besler. Bilen bilmeyen, yeni öğrenen ya da profesyoneller için pek çok pisti vardır, kayak yada snowboard için. Kuzeyinde gölü vardır [Sarıgöl] etrafında da yılkılar. Güneybatısında Sultan Sazlığı, Dünyanın pek çok değişik kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Vadileri ise şehir merkezine kadar uzanmaktadır bu yaşlı Kraliçenin. 3917 m. olan yüksekliği ile de Türkiye’nin ilk 5’ine girmektedir.

Pek çok farklı tırmanış rotası barındırır bizim Kraliçe, kimisi göreceli olarak kısa ama zor kimisi uzun ama kolay, yani herkese göre farklı yolları bulunmaktadır. Kimisi yaz-kış buzul, kimisi sert rüzgârlıdır bu yolların. Tekir yaylasından, 5 farklı rotadan, kuzey yüzünden ise 2 farklı rota, geleneksel olarak tırmanıcıların kullandıkları yollardır.

Erciyes Dağı’nın kuzey yamaçlarında, yükseklikleri 2200 m. ile 2700 m. arasında değişen birçok volkan tepesi sıralanmıştır. Bunların başlıcaları Belaşma, Yılbat, Karasığır, Lifos, Kepez ve Kefelik tepeleridir. Yine dağın bu kesimlerinde, lav akıntılarıyla oluşmuş kaya yığıntı alanları vardır. Söz konusu yığıntılar, Peri kartını ve Selim kartını adıyla anılır. Erciyes dağı kütlesinin doğusunda, yükseklikleri 1200-1700 m. arasında değişen başka volkan tepeleri yayılmıştır. Çarıktepe, Arkatepe, Un tepesi, Büyük Kızıltepe, Küçük Kızıltepe gibi kabartıların yer aldığı bu bölgede, asıl kütleden görece ayrı iki volkanik dağ daha vardır. Bunlar Ali Dağı (1871 m.) ve Yılanlıdağ’dır (1640 m.). Dağın güney ve batı yamaçlarında da Üçtepe, Evliya Dağı, Uçukdağ, Kırmızıtepe, Göktepe, Bozdağ, At Tepesi, Şeyharslan, Beşparmak, Karasivri, Karnıyarık gibi kartınlar ve tepeler sıralanmıştır. Erciyes Dağı’nın doğusunda yer alan ve dağdan Tekir Yaylası ile ayrılan Koç Dağı ise 2700 m. yüksekliktedir. [1]

Bilindiği gibi Erciyes Dağı’nın ana doruk bölümünde, zemini oluşturan kayaçları çözülmeye uğramaktadır. Aşağıdaysa çözülmeye neden olan başlıca mekanik parçalanma mekanizmaları vardır.


1- Donma-Erime Süreçleri ve Buz Çatlatması: Ana doruk sahasını oluşturan volkanik kayaçların ince taneli, kristalli ve özellikle bol çatlaklı yapıları mekanik parçalanmada önemli rol oynar. Kayaçların kılcal çatlakları boyunca sızan zemin suyu, bu çatlakları tamamen doldurur. Gece, sıcaklığın sıfırın altına düşmesi ile birlikte, gündüz saatlerinde çatlakları doldurmuş olan sular donar ve hacmini genişletir. Hacim genişlemesi ve oluşan güçlü buz basıncı, çatlakları genişletir. Gündüz, aşırı güneşlenme nedeniyle artan sıcaklıklar, donmuş olan çatlak buzlarını tekrar eritir. Bu donma-erime olayları, gece-gündüz sıcaklık farklarının çok fazla olmasına bağlı olarak, yıl boyunca uzun bir dönem tekrarlanır. Böylece bir çok kez donup eriyen su, giderek çatlakların genişlemesine yol açar. Yeteri kadar genişleyen çatlaklar, giderek derin yarıklara dönüşür ve bu yarıkları dolduran suların donması ile buz kamaları oluşur. Buz kamalarının yaptığı iç basınç, kayaları patlatır ve keskin kenarlı irili-ufaklı bloklara ayrılmasına sebep olur. Erciyes Dağı ana doruk sahasındaki zeminin keskin kenarlı kaya parçaları ile kaplı olmasının sebebi buz çatlatması mekanizmasıdır. Özellikle sonbahar mevsiminin ikinci yarısı ile kar erime dönemi olan ilkbahar mevsiminin ikinci yarısında, zeminde bol miktarda su bulunması ve gece-gündüz sıcaklık farklarının daha belirgin olması, donma-erime süreçlerini ön plana çıkarmaktadır.


2- Isınma-Soğuma Süreçleri: Erciyes Dağı ana doruk sahasında mekanik parçalanmaya sebep olan ikinci önemli çözülme süreci, yine gece-gündüz sıcaklık farklarına bağlı olarak meydana gelen, zeminin ısınması-soğuması olaylarıdır. Isınma-soğuma süreci, zeminde suyun bulunmadığı ve kayaç yüzeylerinin kuru olduğu dönemlerde daha etkin hale geçer. Kayaçların yüzeyi gündüz ısınıp genişler. Ancak iç kısımları aynı oranda ısınamadığı için yüzeye göre daha serin kalır. Geceleri ise bu sefer kayaç yüzeyi hızla soğuyup büzüşürken, iç kısımları bu soğumuş yüzeye göre daha sıcak kalır. Böylece gündüz-gece arasında uzun süre daralıp genişleyen kayaç yüzeyi, kabuk kabuk kalkıp çatlayarak dökülür. Bu olaya, zaman zaman az da olsa çatlaklara sokulan suyun kimyasal ayrışma etkisi de eklenir. Ana doruk sahası zemininde görülen, ince levhalar halinde irili-ufaklı kaya parçaları bu şekilde çözülmüştür.


 3- Islanma-Kuruma Süreçleri: Isınma ve soğuma süreçlerinin yaptığı kabuksal çözülmeyi, daha az etkin olmakla beraber, kayaç yüzeylerindeki ıslanma-kuruma olayları da gerçekleştirir. Özellikle kar erime mevsiminde, eriyen kar sularının ıslattığı kayaç yüzeyi, uzun süre güneşlenip kuruduğunda büzüşür. Aynı durum, yağmur yağışları ile ıslanan kayaç yüzeyinin, yağmurlu hava geçip, güneşlenme başladığında kuruması ile de gerçekleşir. Bu çözülme süreci daha ziyade killi-marnlı kayaçlarda daha güçlü gerçekleşmesine rağmen, Erciyes Dağı ana doruk sahasında şiddetli ıslanma-kuruma olaylarının yaşanması, volkanik kayaçların çözülmesinde bu sürecin de kısmi etkisini devreye sokar.


4- Bitkilerin Çözülme Etkileri: Erciyes Dağı ana doruk sahası, bitki örtüsünden yoksun olmasına rağmen, seyrek de olsa alpin ot vejetasyonuna ait türler görülür.  Özellikle kaya yosunları ve likenler daha yaygındır. Otsu bitkiler, kılcal köklerini kaya çatlaklarına salarak, köklerinden salgıladığı asitle kayaçları kimyasal olarak çözer. Bu mekanizma, yukarıda açıklanan mekanik parçalanma süreçlerine yardımcı bir fonksiyona sahiptir. Uygun çatlak yapılarında otsu bitkilerin kökleri, büyüme ve genişleme yapmak suretiyle kök çatlatması adı verilen mekanik parçalanmalara da sebep olabilir. Özellikle kaya yosunları ve likenler, yapıştıkları kaya yüzeylerini, köklerinden salgıladıkları asitle kimyasal olarak ayrıştırır. Kayaç yüzeylerinin zayıflatılmasında ve mekanik parçalanmalara hazır hale getirilmesinde, bitkilerin etkisi ikincil bir rol oynamaktadır.


5- Tuz Çatlatması: Erciyes Dağı, bulunduğu İç Anadolu stepik karasal iklim koşulları gereği yaz mevsiminde belirgin bir sıcak-kurak dönem geçirir.  Zemin suyu büyük oranda buharlaşır. Bu aşırı buharlaşma ve zemin suyu kaybı, belli oranda tuzlu olabilen suların bünyesindeki tuzun kristalleşmesine ve çatlaklarda birikmesine neden olur.  Çatlakları dolduran tuzlar, gece hava soğuduğunda kama etkisi yaparak çatlağın daralmasını engeller. Böylece yeniden sızacak ve tuzu eritecek sulara daha geniş bir çatlak hazırlanmış olur. Bu olay defalarca tekrarlandığında çatlakların genişlemesi sonucu ortaya çıkar. Böylece, diğer mekanik parçalanma süreçlerinin de daha etkin işlemesi sağlanmış olur.
 Yukarıda açıklanan çözülme olayları çoğunlukla birlikte etkili olurlar. Ancak mevsimsel atmosferik koşullara bağlı olarak bir sürecin ön plana çıkması ve hakim etkiye sahip olması söz konusudur. [2]

Kaynaklar
[1] www.kayseri.gov.tr
[2] Erciyes Dağı’nın Tırmanış Rotaları Üzerinde Morfodinamizm, Yrd. Doç. Dr. Cengiz KAYACILAR, Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi



Emir YÜKSEL

[email protected]

00980011.JPG
03220007.JPG
03220011.JPG
1.jpg

12_(19).jpg
12_(23).jpg
12_(9).jpg
AA014A.jpg

DSC_0650.jpg
DSC_0662.jpg
DSC_2571.jpg
DSC_4311.jpg

Rotalar

rotalar-a.JPG



Tasarım: Studio Martin